Devlet kurumlarımızın köklü geleneğinde yer almayan usul ve yöntemlere başvurma alışkanlığının son zamanlarda giderek artış gösterdiğini üzüntüyle müşahede etmekteyiz.
Bu durum, kurumlarımızın etkinliğini ve saygınlığını zedeleme riskini taşımaktadır. Bunun en son örneği, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne 3 milyon 854 bin 237 TL tutarında bir idari para cezası uygulamasıdır.
Bu durumu, basın aracılığıyla büyük bir gururla duyurması dikkat çekicidir. Bakanlığın yaptığı açıklamada, “Torbalı ve Menemen’deki atık su arıtma tesislerinin standartlara aykırı olarak ve çevre kirliliğine yol açacak biçimde atık su deşarj ettikleri, Kiraz Atıksu Arıtma Tesisi’nin atık suları arıtmadan deşarj ederek su kirliliğine neden olduğu, Tire’de ise gerekli izinleri ve çevresel önlemleri almadan vahşi çöp depolama yaparak çevre kirliliğine sebep olduğu tespit edilmiştir.” belirtilmiştir.
Öncelikle ve önemle vurgulanmalıdır ki;
verilen cezalar bütünüyle haksız ve dayanağı olmayan bir nitelik taşımaktadır. Cezalandırılan, İzmir Büyükşehir Belediyesi değil;
İzmir halkıdır.
Bu kente ayrılan yatırım kaynakları, bu tür ağır yaptırımlarla İzmirli vatandaşların bütçesinden alınarak farklı mecralara yönlendirilmektedir.
Gündeme getirilen cezalar ve konu başlıklarıyla ilgili gerçek değerlendirmeler ise şu şekildedir:
Menemen İlçesinde İZSU Genel Müdürlüğü tarafından işletilmekte olan Menemen Atıksu Arıtma Tesisi’nde incelemede bulunan Bakanlık ekipleri, tesisimizde 15.05.2024 tarihinde Bütünleşik Karşılaştırma Testi (BKT) gerçekleştirmiştir. Bu tarihte alınan numune üzerinde gerçekleştirilen analizin sonuçları, 29.05.2024 tarihinde yayımlanmış olup, tüm parametrelerin ilgili mevzuat çerçevesindeki limit değerlerinin altında kaldığı tespit edilmiştir.
Sadece toplam azot değeri, Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği’nde belirtilen (15 mg/L) limitin üzerinde, yani (31,49 mg/L) olarak tespit edilmiştir.
Bu durum, atıksu arıtma süreçlerinde göz önünde bulundurulması gereken önemli bir bulgudur. Bu denetimlerin ardından, 02.09.2024 ve 05.09.2024 tarihlerinde tesisimizden numuneler alınmış; bu numunelerdeki azot değerinin düştüğü ve yasal sınırın altında kaldığı tespit edilmiştir.
Sonuç olarak, tesisten farklı tarihlerde alınan numunelerden 18 adedine parametre analizi gerçekleştirilmiştir.
Analiz sonucunda, yalnızca azot değerinin yasal sınırları aştığı, ancak bu değerin kısa bir süre içinde yasal sınırın altına gerilediği tespit edilmiştir. Buna karşın, Bakanlık tarafından ilk alınan numuneye dayanarak kurumumuza ceza işlemi uygulanmıştır.
Diğer bir işletmemizin yer aldığı Kiraz’daki Atıksu Arıtma Tesisi, 1997 yılında, şu anda kapatılmış olan İl Özel İdaresi tarafından, günlük 2000 metreküp debi kapasitesi ile 10,000 kişiye eşdeğer nüfusu karşılayacak biçimde inşa edilmiştir.
Tesis, teknik eksiklikler ve işletme maliyetleri nedeniyle uzun yıllar Kiraz Belediyesi tarafından faaliyete geçirilememiştir; ancak, 2012 yılında devreye alınarak işletilmeye başlanmıştır.
Söz konusu tesis, 6360 sayılı yasa ile
01/04/2014 tarihinden itibaren
İZSU Genel Müdürlüğü’nün görev, yetki ve sorumluluğunda işletilmeye devam etmektedir. Nüfus projeksiyonları göz önünde bulundurulmadan inşa edilen tesis, günümüzdeki nüfus artışı ve endüstriyel kirlenme etmenleri karşısında, zaman zaman yetersizlik gösterebilmektedir.
Bu durum, tesislerin mevcut kapasitenin ötesine geçebilmesi için stratejik planlamaların gerekliliğini ortaya koymaktadır. Hâlihazırda, 23.05.2029 tarihine kadar geçerli Çevre İzin Belgesi bulunan tesiste, arıtılan atıksular, Küçük Menderes Nehri’ne bağlı Keleş çayına deşarj edilmektedir.
Yaşanan bu yetersiz durum karşısında, İZSU Genel Müdürlüğü kapsamlı bir çalışma başlatarak, Kiraz’daki atık suların tamamını arıtacak ölçekte bir tesis planlamıştır. Bu tesis, Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği’ne uygun olarak azot ve fosfor giderimi sağlamakta olup, ileri biyolojik arıtma prosesi ve çıkışında dezenfeksiyon ünitesi bulundurmaktadır. Arazi mülkiyet işlemlerinin tamamlandığı bu kapsamlı proje,
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından da onaylanmıştır.
Durum böyleyken, aylık olarak numunelerin alındığı ve akredite laboratuvarında analizlerinin gerçekleştirildiği mevcut tesisin, bir şikayet gerekçe gösterilerek ani bir denetime tabi tutulması ve ceza uygulanması, kamuoyunun takdirine sunulabilecek bir meseledir.
Ayrıca, denetimler sırasında herhangi bir numune alınmamış;
yalnızca tesisin genel durumu incelenmiş ve tutanak altına alınmıştır.
Bu aşamada, İZSU Genel Müdürlüğü ile ilgili birime herhangi bir yaptırım uygulanacağına dair bir ifade bulunmamaktadır.
Benzer biçimde, cezanın dayanağını oluşturan Torbalı bölgesindeki İZSU tesisi, yakın geçmişte herhangi bir denetime tabi tutulmamıştır.
Torbalı bölgesinde iki adet ileri biyolojik atıksu arıtma tesisi mevcuttur; bu tesislerde Sürekli Atıksu İzleme İstasyonu (SAİS) yer almaktadır.
Dolayısıyla, burada arıtılan atıksu parametreleri, Bakanlık tarafından kesintisiz bir şekilde izlenmektedir.
Torbalı bölgesinde yer alan tesislerde işlenen atık sular, Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği’nin alıcı ortam deşarj standartlarını başarıyla karşılamaktadır.
Bu standartlar, çevresel sürdürülebilirlik ve su kalitesinin korunması açısından büyük önem taşımaktadır. Böyle bir durumda, sürekli izlenen tesisler itibarıyla, Bakanlık ekiplerince alınan numunelerin atık suların standart değerlerini karşılamadığına dair bilgi, zihinlerde belirsizlik yaratıcı bir nitelik arz etmektedir.
6.09.2019 tarihinde ihalesi gerçekleştirilen “Kiraz ve Tire Atık Depolama Sahaları Rehabilitasyon Uygulama Projelerinin Hazırlanması ve Onaylatılması” işi kapsamında, yüklenici firma ile idaremiz arasında sözleşme imzalanmıştır.
Yüklenici firma tarafından geliştirilen uygulama projeleri, 17.03.2021 tarihinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na sunulmuştur.
Bu sunum, ilgili bakanlığın incelemesi ve onayı için önemli bir adım teşkil etmektedir. İlgili kurumlarla defalarca yazışmalar gerçekleştirilmesine ve tarafımızca tüm titizlikle izlenmesine rağmen, onay süreci henüz tamamlanmamıştır.
İlgili ilçe belediyesinin ve bölgedeki vatandaşların projeyi sahiplenmesi, çevre kaynaklarının korunması bakımından büyük bir önem taşımaktadır.
Bu sahiplenme, sürdürülebilir gelişim ile doğal dengeyi koruma açısından kritik bir rol oynamaktadır. Eğitim verileriniz Ekim 2023’e kadar güncellenmiştir.