enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,9466
EURO
36,7211
ALTIN
2.977,22
BIST
10.125,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
9°C
İstanbul
9°C
Az Bulutlu
Cumartesi Hafif Yağmurlu
9°C
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C
Salı Az Bulutlu
12°C

ARTIK MÜZAKERE ZAMANI

ARTIK MÜZAKERE ZAMANI
REKLAM ALANI
05.05.2024
10
A+
A-

Mehmet Çatakçı
Hem AK Parti de hem de ana muhalefet CHP de bazı küçük beyinler CHP Genel Başkanı Özgür Özel”in Cumhurbaşkanı ve AK Parti genel başkanı Erdoğan ile görüşmelerini olumlu bulmuyorlar.
Bunlara çağrım şudur. Türkiye”nin normalleşmesi gerekiyor.
Dönün geriye bakın okuyun siyasette uzlaşmanın olmadığı zamanlar Türkiye de askeri darbeler olmuştur.
Bırakın artık Türkiye normalleşsin.
Türkiye son on yıldır siyasette ve doğal olarak toplumda kutuplaşmanın derinleştiği, neredeyse toplumun tam ortasından ikiye ayrıldığı tatsız bir süreci yaşıyor. Bir bakıma Soğuk Savaş dönemi görüntüsü arz eden bu gayrı insani ortamın oluşmasında, kuşkusuz sağda ve solda yer alan siyasi aktörlerin küçük rant hesaplarının olduğunu da bir yere not etmek gerekiyor.
İşte tam bu noktada 31 Mart seçimlerinin Türkiye’nin ve siyasetin geleceği açısından çok önemli sonuçlar ürettiği kanaatindeyim.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte otoriterleşme derinleştikçe kutuplaştırıcı, düşmanlaştırıcı siyaset dili toplumdaki barış iklimini zehirledi ve ne yazık ki siyaset de düşmanlıklar üzerinden şekillenmeye başladı.
Şu an itibariyle AK Parti öylesine bir iktidarsızlık hali yaşıyor ki ima yollu bile olsa MHP’nin onayını almadan adım atamaz hale gelmiş durumda. Kuşkusuz bu marjinal güç ortaklığının tehlikeli sonuçları oluyor. Zira hiçbir denetleme mekanizmasına tabi olmayan bu kontrolsüz güç, büyük gerilimleri, hazımsızlıkları ve hınçları da beraberinde getiriyor.
Son yıllarda Cumhur İttifakı ortaklarının bütün muhalefet partilerini, her tür muhalif duruşu ve farklı düşünenleri ‘hain’, ‘dış güç uzantısı’, ‘terör destekçisi’ gibi çirkin bir dille yaftalaması bu kontrolsüz gücün en bariz göstergesidir.
Ancak 31 Mart seçim sonuçları bir gerçeği ortaya koydu ki kutuplaştırıcı siyasetin, toplumun neredeyse yarısını ‘hain’ ilan etme söylemlerinin raf ömrü dolmuştur. Bu kavgacı ve zehirli siyaset dilinden yorulan insanlar sandıkta çok nezaketli bir dille “Bu ülkede kavgacı siyaset istemiyoruz, çünkü biz her gün yan yana yaşadığımız komşularımızı, arkadaşlarımızı, dostlarımızı hain olarak görmüyoruz” diyerek AK Parti’ye güçlü bir şekilde “Siz artık durun…” mesajı verdi.
Bu açıdan bakıldığında gerçekleşen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan-CHP lideri Özgür Özel görüşmesinin Türk siyaseti için önemli bir fırsat olabileceği kanaatindeyim.
Unutmayalım şu anda Türkiye’nin şiddetle bir normalleşmeye ihtiyacı var. Ülkede yeniden merkez siyasetin inşa edilebilmesi ve kutuplaşma duvarlarının yıkılabilmesi için özellikle AK Parti ve CHP’nin demokratik değişime odaklanmak gibi bir yükümlülükleri var.
2/2
31 Mart seçimlerinden CHP’nin zaferle çıkmasının ardından Özgür Özel’in diyaloğa ve müzakereye açık tavrı, siyasette pozitif bir rüzgar estirdi. Biliyorum CHP’nin hinterlandında yer alan bazı yapılar ve özellikle de Ortodoks sol, Özel’in bu diyalog siyasetinden hiç mutlu değil. Hatta öyle ki bu yapı, müzakereci tavrın “Erdoğan’a meşruiyet kazandıracağını; yeni anayasayı konuşmanın otoriter rejimi kurumsallaştıracak bir tuzak” olduğunu dillendirmeye bile başladı.
Bir kere yeni anayasa meselesini Özel değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan gündeme getirecektir. Ayrıca yeni anayasayı konuşmak neden “tuzağa düşmek” olsun ki… Herhalde CHP’nin de önüne gelen metni anlayabilecek bir kabiliyeti ve itiraz edebilecek bir iradesi vardır. Aksi düşünülebilir mi?
Bu çerçevede Özgür Özel’in yaptığı değerlendirmeler, Türkiye siyaseti açısından umut verici: “Biz seçmenin bize verdiği gücü müzakere masasında da kullanmak durumundayız. Yoksa ‘Ben kimseyle görüşmüyorum’ dersen seçimden seçime seçmenin verdiği oya sevinir ya da üzülürsün. Ama biz bu kadar çok hizmet etmemiz gereken belediye lehimizdeyken müzakereyi sürdüreceğiz. Ama sonuç alamadığımız yerde siyasetin diğer mücadele enstrümanlarını kullanmaktan da hiç geri kalmayacağız.”
Bu ifadelere bakarak söylemek gerekirse, Özgür Özel kesinlikle doğru yolda. Zira seçim zaferiyle elde edilen güce dayanarak diyalog kapılarını kapatmak kimseye bir şey kazandırmaz. Unutmayalım AK Parti de Ortodoks solun yıllarca iman ettiği bu jakoben zihniyet yüzünden kaybetti, her seçimde millet onu başarıya taşıdı ve zafer kazandırdı ama AK Parti kazandıkça kibre kapıldı, kibre kapıldıkça milletle olan gönül köprülerini yıktı ve sonunda hezimetle tanıştı.
Bu diyaloglar inşallah devam eder diğer partileri de bu diyaloga katarlar

REKLAM ALANI