Dünkü yazımda, ‘Bahar Bayramı mı, Özgürlük Ateşi mi?’ diye tartışılan Newroz etkinliklerine katılıp, katılmayacaklarını ‘Faruk Demir Newroz’da özgürlük ateşinde mi yanacak yoksa Ergenekon demiriyle mi dövülecek?!’ diye sorduğum ve ‘DOĞU’DAN BATIYA NEWROZ ARDAHAN’DA DEMCHP’SİZ!.’ manşetimizle CHP’nin DEM’e attığı kazığı sorgularken ulusalcı CHP’ye oy verilmemesi gerektiği iddiamızın ne kadar haklı olduğunu bir kez daha anlıyordum.
Çünkü, biz yazdıktan sonra Newoz’u kutlayacaklarını öğrendiğimiz DEM’in hemen belediyenin yanı başındaki alanda yaktığı Newroz ateşinin üzerinde atlayıp, atlamayacağını sorguladığımız ulusalcı CHP’li Belediye Başkanı Faruk Demir ‘Arap kızı camdan bakıyor’ misali oy istediği DEM’in başında bulunduğu belediyenin yanı başın da kutladığı ve birazda zayıf geçen Newroz etkinliğine gelmediği gibi değil Newroz ateşinde atlaması, belediye çalışanlarını, CHP’li meclis üyesi adaylarını, CHP’lileri bile Newroz’a yönlendirmediğini de görüyorduk. Zaten CHP’li başkanın bu davranışına ilk tepki de Newroz etkinliğini düzenleyen DEM’lilerin konuşmacılardan geliyordu.
Evet, Newroz ateşi için toplanan ağaçları yakmaktan bir hayli zorlanan ama yıllardır verilen mücadele gibi sonuçta Newroz ateşini yakan DEM’lilerin bu etkinlikte yaptığı konuşmalarında, ‘Türk, Kürt kardeştir, Gelin barış sürecine yeni dönelim. Ve barışın tüm toplumun istediği muhatapları sayın Erdoğan ve Öcalan’dır.’ diyerek gerekli mesajları veriyor ve ‘Kürtlerle olacak’ denen barışın ulusalcı CHP ile değil, Ardahan’ında ihtiyaç duyduğu mevcut iktidarla olacağına işaret ediyordular.
Öylede olmalı..
Evet, bu yazımı yazarken izlediğim DEM’in Ardahan Newroz’un da gördüklerimi, duyduklarımı yukarıda anlattığım gibi toparlamaya çalışırken dün gece bir programa katılan ve programın sonunda durumunu 31 Mart’ta yaşayacağı durumu ortaya koyan ‘İsteyen oy verir, istemeyen vermez’ anlamına gelen cümleleri kullanan CHP’li Başkanın meslektaşımla yaptığı programa gelecek olursak burada yaşanan durumu da Aliş’in değerlendirmesine bırakalım diyorum.
Çünkü matbaamda gazeteciliğe adım atıp, muhabirlerim olan bugün kendi başlarına gazeteci olan arkadaşlarım Özkan Karakaya ile Barış Bilgin’in konuğu olan ve Ardahan’da, Belediye Binasında olmasına karşın yanında ki Newroz’a gelmeyip, ‘Arap kızı camda izliyor’ dedirten bir şekilde belediyenin penceresinde izlediği Newroz etkinliğinde zor bela yakılan Newroz ateşinde atlamayan ama yanına aldığı Hewalmı Helvacımı diye sorgulananlarla DEM’lilerden oy alacağını da söyleyen CHP’li başkanın kâğıt bardaklı fantayı yudumlayarak konuşmasını dinlerken benimde edindiğim izlenimleri birçok seçmen gibi his eden Aliş’in o program ardından yazdığı yazısını bir fotoğraf ile birlikte gazetelerimiz ve sitelerimizde yayınlanması için sabahın erken saatlerinde bana atıyordu.
Ve bende Aliş’in yazını okumadan yazısıyla birlikte attığı fotoğrafına yakından bakıp, Karakaya ve Bilgin gibi yanımda yetişen ve ‘Kayıp Kent’ başlıklı köşesinde yazdığı güzel yazılarıyla beni bile kıskandıran Aliş diyerek seslendiğimiz Ali Kaya’nın ‘Geldik bir Fırtına Gidiyoruz bir fırtına…’ başlıklı yazına da başlık olan yazıyla birlikte gönderdiği fotoğrafa daha yakından bakınca hem gülümsüyor hem de yetiştirdiğim onca gazetecinin benden bir şeyler aldığını bir kez daha his edip, gururlanıyordum da.
Evet, AK Parti adayı Veteriner Hekim Yunus Baydar’ı canlı yayında konuk ettiği programında CHP’li Başkanla yapacağı programa beni de alacağına söz veren ama sanırım beni çok seven (!) mevcut CHP’li belediye başkanın belki de ‘yorulmayayım’ diye katılmamı istememesi dolaysıyla beni Newroz’a katılamadığı, ateşinde atlayamadığı gibi canlı yayın programına alma cesareti göstermemişti.
Ve aynı yayın esnasında gelen onca olumsuz mesajları da okuyamayan Karakaya ve soru sorma konusunda zayıf bulduğum Bilgin’le birlikte yanımda yetişen ama gazeteciliği tercih etmeyen Ali Kaya (Aliş) in ‘Geldik bir Fırtına Gidiyoruz bir fırtına…’ başlıklı yazını hem ayrı olarak hem de köşeme alarak yayınlamayı daha uygun gördüm.
Çünkü o programı izleyenlerin çoğunluğunun benim ve Aliş gibi düşündüğünü ve onlara da sorsak onlarında 31 Mart’ta başına gidecekleri sandıkta oy kullanırlarken aynı başlığı yani ‘Geldik bir Fırtına Gidiyoruz bir fırtına…’ başlığını koyacaklarını his ettiğim için Aliş’in benim ve Ardahanlı seçmenin duygularına tercüman olan yazısına eklediği fotoğrafa birde siz bakın ve ‘Bu ulusalcılardan bir şey olmaz derken haksızıyım?’ diye bir de siz yorumlayın derim..
Kayıp Kent
Geldik bir Fırtına Gidiyoruz bir fırtına…
Faruk Demir başkanımızın dün katıldığı canlı yayının sonunda kullandığı -İsteyen oy verir istemeyen vermez- anlamına gelen cümleleri kendisinin Belediyeyi aslında o kadar da istemediği anlamına geliyordu.
Yine dünkü canlı yayında Ardahan’ı çok sevdiğini ve eğer eksik kalan işler olmasaydı aday olmayacağını belirten başkanımız seçimlere 4 ay kala neden Esenyurt’tan aday olma hayali kurdu.
O dönem “Partim bana nerede ihtiyaç duyuyorsa çalışırım” şeklindeki açıklamaları da Ardahan ile ilgili ciddi planlarının olmadığı gerçeğini gözler önüne seriyordu.
Yeni dönemde seçilirse, Kongre Caddesinin ağaçlı ve ışıklı halinin hayalini kuran başkanımıza bu beş yıl içinde böylesi çok zor olmayan bir hayali neden gerçekleştiremediğini de sormalı.
Ve sormalı; Atatürk Mahallesi mezarlığındaki “Her canlı ölümü tadacaktır” tabelası nerede? Bu tabelanın oradan kaldırılmasının akla yatan bir anlamını ben düşünemiyorum!
Neyse efendim, sonuç itibariyle seçimlere 12 gün kala Ardahan’da çok tatlı bir seçim süreci yaşanmakta.
Ben böylesi hizmete aç ve küçücük bir şehrin iktidarın eliyle yönetilmesi gerektiğini düşünenlerdenim. En küçük bir yatırımda bile başka şehirlerden destek talep eden Ardahan’ın taşıma suyuyla bu değirmeni ileriki dönemde döndüremeyeceği de açıkça ortadadır.
Bu bağlamda naçizane tahminim; Yeni dönemde Ardahan’ın Yeni Belediye Başkan’ı Yunus Baydar olacak gibi.
Hayırlı olsun.
Esen kalın.